İLK DERECE MAHKEMESİ: Milas 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun HMK.nun 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
SAYISI: 2019/131 E., 2020/421 K.
I. DAVA
Davacılar vekili; Muğla ili, Milas ilçesi, Karacahisar Mahallesi, 2145 parsel sayılı taşınmazın öncesinde ... muris ... ...'a ait iken vefatı ile mirasçılarına intikal ettiğini, davacıların babası ... ... ...'ın da ... ... mirasçısı olarak taşınmazda payı bulunduğunu, babalarının sağlığında davacıların taşınmaz üzerine ikişer katlı iki ev yaparak kullandıklarını, Milas Sulh Hukuk Mahkemesinin 2008/290 Esas sayılı dosyasıyla açılan ortaklığın giderilmesi talepli davadan satış aşamasında haberdar olduklarını ileri sürerek; davanın kabulü ile taşınmaz üzerindeki ikişer katlı iki ... davacılara ait olduğunun tespitini, taşınmazın satılması halinde satış bedelinden davacıların payına isabet eden kısmın ödenmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı ... vekili: Dava konusu taşınmazın, müvekkili ile davacı ve davalıların murisi ... ...'ın 1966 yılında vefatı sonucu müvekkilinin annesi ... Burduroğlu'na intikal ..., ... ...'nun da 2000 yılında dul olarak vefatıyla müvekkili ile kardeşlerine intikal ettiğini, açılan izale-i şüyu davasının kesinleşmiş olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur. Davalılar ..., ..., ..., ... ..., ..., ..., ..., ... ve ..., ayrı ayrı verdikleri dilekçelerinde; murisleri ... ...'a ait parsel içine yapılan ..., yapıldığı tarihten itibaren davacılar tarafından kullanıldığını, davayı kabul ettiklerini, davanın açılmasına neden olmadıklarından yargılama gideri yükletilmemesini ve evlerin davacılar tarafından yapıldığının tespitini talep etmişlerdir. Davalı ...; davayı kabul etmediğini, 2145 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki betonarme iki katlı kargir ... davacılara ait olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur. Davalılar ..., ..., ..., ..., ... ve ...; taşınmazın alt katını davacıların babasının, üst katını davacıların yaptığını, üst katın davacılara ait olduğunu kabul ettiklerini belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; \"... Hukuki yarara ilişkin dava şartının bulunmadığı...\" gerekçesiyle, davanın HMK'nın 114/1-h maddesi uyarınca usulden reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. B. İstinaf Sebepleri Davacılar vekili; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, muhdesat tespiti taleplerinin yanında taşınmazın satışı halinde bedelinin davacılara ödenmesine yönelik taleplerinin de bulunduğunu, terditli talepleriyle ilgili karar verilmemesinin hatalı olduğunu, dinlenen tanık ve davalı beyanları ile davanın ispat edildiği halde, davanın usulden reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; \"... Satış işlemlerinin tamamlanması halinde koşulları oluştuğunda Türk Borçlar Kanununun 77. ve devamı maddelerindeki sebepsiz zenginleşme kurallarına göre açılacak eda davasında muhdesat iddiasına konu bina bedelinin davalılardan talep edilebileceği, taşınmaz hakkında ortaklığın giderilmesi talebiyle açılan davanın sonuçlandığı ve kararın 05.11.2018 tarihinde eldeki davanın açılma tarihinden önce kesinleştiği, davacıların muhdesat aidiyetinin tespiti talepli davayı açmalarında hukuki yararlarının bulunmadığı, davanın usulden reddine karar verilmesinin isabetli olduğu...\" gerekçesiyle; istinaf başvurusunun H.M.K.nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine, karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri Davacılar vekili; müvekkillerinin murisi ... ... ...'ın 03.09.2015 tarihinde vefat ettiğini, geriye davacı ... ..., ... ile diğer mirasçıların kaldığını, Milas Sulh Hukuk Mahkemesinin 2008/290 Esas - 2010/1310 Karar sayılı dosyasında satış suretiyle ortaklığın giderilmesine dair verilen kararın 05.11.2018 tarihinde temyiz edilmeksizin kesinleştiğini ve satış işlemlerine başlandığını, kesinleşen hükümle ilgili açılan yargılamanın yenilenmesi davasında 7. Hukuk Dairesinin 2021/5915 Esas - 2022/1819 Karar sayılı ilamıyla 2008/290 Esas - 2010/1310 Karar sayılı ortaklığın giderilmesine ilişkin kesin hükmün bozulduğunu, kesinleşme şerhinin kaldırılarak yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderildiğini, davanın konusunun sadece muhdesat aidiyetinin tespitine ilişkin olmayıp terditli taleplerinin de olduğunu, mahkemece asli talep reddedilmiş ise de terditli talep hakkında yeterli inceleme yapılmadan karar verildiğini belirterek, kararın bozulmasını istemiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, muhdesat aidiyetinin tespiti ve taşınmazın satışı halinde davacıların payına isabet eden kısmın ödenmesi istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371inci maddeleri. 2. Bilindiği üzere ve kural olarak tespit davalarında; tespit davası açanın hukuki yararının varlığı gerekir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 106 ncı maddesinin 2'nci fıkrasında “tespit davası açanın, kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında, bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararı bulunmalıdır.” denilmektedir. 3. 6100 sayılı Kanunun 114 üncü maddesinin (h) bendine göre, davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması dava şartıdır. Aynı Kanun'un 115 ... maddesi uyarınca mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır ve dava şartı noksanlığının tespiti halinde davanın usulden reddine karar verir. 4. Öğretide ve Yargıtay’ın devamlılık gösteren uygulamalarında, taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesat aidiyetinin tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğu kabul edilmektedir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun ilgili maddeleri şöyledir: “A. Taşınmaz mülkiyetinin içeriği III. Arazideki yapılar 1. Arazi ve yapı malzemesi b. Tazminat Madde 723- Malzeme sökülüp alınmazsa arazi maliki, malzeme sahibine uygun bir tazminat ödemekle yükümlüdür.
Yapıyı yaptıran arazi maliki iyiniyetli değilse hâkim, malzeme sahibinin uğradığı zararın tamamının tazmin edilmesine karar verebilir. Yapıyı yaptıran malzeme sahibi iyiniyetli değilse, hâkimin hükmedeceği miktar bu malzemenin arazi maliki için taşıdığı en az değeri geçmeyebilir. IV. Araziye dikilen fidanlar Madde 729- Bir kimse başkasının fidanını kendi arazisine ya da kendisinin veya bir üçüncü kişinin fidanını başkasının arazisine dikerse, başkasının malzemesini kullanarak yapılan yapılara veya taşınır yapılara ilişkin hükümler bunlar hakkında da uygulanır. Ağaçlar ve ormanlar üst hakkına konu olamaz.” 3. Değerlendirme 1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 ... maddesinde yer ... sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. 2.6100 sayılı HMK’nin 114/1-4. maddesinde hukuki yarar dava şartı olarak düzenlenmiştir. Hukuki yararın davanın açıldığı tarih itibariyle mevcut olması yeterli olmayıp dava sonuçlanıncaya ve karar kesinleşinceye kadar hukuki yararın devamı gerekir. 3.Somut uyuşmazlıkta; taraflar arasında 11.03.2008 tarihinde açılmış Milas Sulh Hukuk Mahkemesinin 2008/290 Esas - 2010/1310 Karar sayılı dosyası üzerinden ortaklığın satış suretiyle giderilmesine dair verilen 11.11.2010 tarihli kararın taraflarca temyiz edilmeksizin 05.11.2018 tarihinde kesinleştiği, paydaşlardan ... tarafından bu defa Milas Sulh Hukuk Mahkemesinin 2019/237 Esas - 2020/571 Karar sayılı dosyası üzerinden 01.03.2019 tarihinde açılan yargılamanın iadesi istemli davada, ortaklığın giderilmesine ilişkin 11.11.2010 tarihli hüküm yönünden İlk Derece Mahkemesince \"yargılamanın iadesi isteminin reddine\" ilişkin kararın Dairemizin 09.03.2022 tarih 2021/5915 Esas - 2022/1819 Karar sayılı ilamıyla; \"...Dosyaya ekli Milas Sulh Hukuk Mahkemesinin 2008/290 Esas sayılı dosyasında bu davada taraf kılınmayan ...'ın mirasçı olarak bulunduğu, yargılamanın iadesi istenen ortaklığın giderilmesi davasında usulüne uygun taraf teşkilinin sağlanmadığı, kararın temyiz edilmeden kesinleştiği, bu nedenle maddi hukuk yönünden kesinleşmiş bir karar bulunmayıp istemin yargılamanın iadesi istemi olarak değil, temyiz dilekçesi olarak kabulü ile işin esasının incelenmesine geçilmesi gerektiği, somut olayda; HMK' nın 27. maddesi uyarınca davada bütün paydaşların yer almasının zorunlu olduğu, dosyanın incelenmesinde ... ... mirasçısı ... ...'a ait mirasçılık belgesinin de temin edilmediği, paydaşlardan Tacettin'e husumet yöneltilerek taraf kılınmadan yargılamanın tamamlanmasının hukuki dinlenilme hakkına aykırılık teşkil ettiği, Milas Sulh Hukuk Mahkemesinin 2008/290 Esas sayılı dosyasından verilen kararın bozulması gerektiği...\" gereçesiyle hükmün bozulmasına karar verildiği anlaşılmıştır. O halde; davaya konu taşınmaz hakkındaki ortaklığın giderilmesi istemli 2008/290 Esas sayılı davada maddi hukuk anlamında bir kesinleşme şerhinin bulunmadığı, bu hususun Dairemizin yukarıda anılan 09.03.2022 tarihli bozma ilamıyla da tespit edildiği, eldeki muhdesat aidiyetinin tespiti istemine konu taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının bulunduğu, muhdesat aidiyetinin tespiti istemli davadaki güncel hukuki yararın ise bozma sonrasında ... esas numarası ... 2022/1954 Esas sayılı dosya üzerinden halen devam etmekte olduğu anlaşıldığından, mahkemesince işin esasına girilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve hukuki değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm kurulması yerinde görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir.
VI. KARAR Açıklanan sebeplerle; Temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile 6100 sayılı HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, İlk derece mahkemesi kararının yukarıda belirtilen nedenle BOZULMASINA, Peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 02.11.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.