T.C. YARGITAY 10. Ceza Dairesi Esas No: 2023/22178 Karar No: 2024/562 Karar Tarihi: 18-01-2024
ÖZET: Somut olayda, olay günü gizli soruşturmacıların sanığın yanına giderek uyuşturucu madde almak istediklerini söylemeleri üzerine sanığın kendisinde metamfetamin olduğunu söylediği, akabinde uyuşturucu ticareti suçunun gerçekleştiğinin 20.10.2020 tarihli gizli soruşturmacı alım tutanağı, görüntü kayıtları ve tutanak mümzii gizli soruşturmacıların beyanlarından da sabit olması karşısında, soruşturma yapan gizli soruşturmacıların suç teşkil eden fiili yalnız pasif davranışlarla izleyip tespit etmek yerine, delil üretmek ve soruşturma başlatmak için kişiyi başka türlü işlemeyeceği bir suçu işlemeye sevk etme yönünde davranışlar sergilemiş oldukları, bunun da gizli soruşturmacı sınırlarını aştığı, kışkırtıcı ajan gibi hareket ederek faili suça teşvik etmiş olduklarının anlaşılması karşısında, sanığın beraati yerine mahkûmiyetine karar verilmesi hukuka aykırı görülmüştür. Bu farklı gerekçeyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının yerinde olduğu sonucuna varılmıştır.
5271 S. K. m. 2, 161, 302, 304, 308)
Dairemizin, 20.09.2023 tarihli ve 2021/17701 Esas, 2023/7898 Karar sayılı kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 06.12.2023 tarihli ve KD - 2023/119605 sayılı itirazı üzerine yapılan inceleme neticesinde;
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 308 inci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen kanunî süresinde yapılan aleyhe itiraz başvurusu üzerine dava dosyası, aynı Kanun’un 308 inci maddesinin ikinci fıkrası gereği Dairemize gönderilmekle, gereği düşünüldü:
I. İTİRAZ SEBEPLERİ
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itiraz başvurusu, \"sanık hakkında kurulan hükümde Yargıtay 10. Ceza Dairesinin benzer şekilde gerçekleşen ve dairenin 21.03.2023 tarih ve 2021/15803 Esas 2023/2480 Karar sayılı kararına konu olayda \"... Sanığın aşamalardaki savunmalarında uyuşturucu madde satmadığını beyan etmesi karşısında; gizli soruşturmacıların sanıktan uyuşturucu alımı yaptıklarına dair dosyada ayrı bir olay tutanağının ve sanık ile gizli soruşturmacı arasında geçen konuşmalara ilişkin tutanağın bulunmadığı anlaşılmakla; olay tutanağı varsa getirtilmesi, ayrıca gizli soruşturmacı ile sanık arasında geçen konuşmaların tutanak haline getirilerek duruşmada okunması, gizli soruşturmacıların suça azmettirmeden veya teşvik etmeden elde ettikleri delillerin hukuka uygun olacağı gözetilerek tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tespit edilmesi gerektiği nedeniyle hukuka aykırı görülmüştür....\" gerekçesi ile yerel mahkemenin hükmünün bozulmasına karar verilmiştir. Benzer şekilde bu hükmün de bozulmasına karar vermek gerekirken onanması usul ve yasalara aykırıdır gerekçesiyle onama ilamının kaldırılmasına ve sanığın temyiz isteminin kabulü ile verilen mahkûmiyet hükmünün bozulması, itiraz yerinde görülmediği takdirde, 5271 sayılı Kanun’un 308 inci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca bir karar verilmek üzere dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesi\" talebine ilişkindir.
II. GEREKÇE
Sanığın, olay günü alıcı görüntüsüyle yanına giden görevlilere uyuşturucu maddeyi para karşılığında sattığı gerekçesiyle mahkûmiyetine karar verildiği anlaşılmıştır. Her ne kadar Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından dosya içerisinde olay tutanağı bulunmadığı gerekçesiyle itiraz edilmiş ise de 20.10.2020 tarihli gizli soruşturmacı alım tutanağı içeriğinin aynı zamanda olay tutanağı şeklinde düzenlendiği, ancak tutanak içeriğinde de gizle soruşturmacıların sanıkla irtibata geçerek sanığa uyuşturucu madde olup olmadığını sordukları görülmekle; Gizli soruşturmacı, adli kolluk görevlisi de olsa, delil toplama faaliyetlerini 5271 sayılı Kanun'un 2 nci maddesinin (e) bendi ve 161 inci maddesinin ikinci fıkrasına uygun bir biçimde gerçekleştirmesi halinde ele geçirilen deliller hükme esas alınabilecek olup, görevlilerin kışkırtıcı ajan sayılabilecek şekilde faili suç işlemeye teşvik ettiği hallerde ele geçirilen deliller hükme esas alınamayacaktır. Somut olayda, olay günü gizli soruşturmacıların sanığın yanına giderek uyuşturucu madde almak istediklerini söylemeleri üzerine sanığın kendisinde metamfetamin olduğunu söylediği, akabinde uyuşturucu ticareti suçunun gerçekleştiğinin 20.10.2020 tarihli gizli soruşturmacı alım tutanağı, görüntü kayıtları ve tutanak mümzii gizli soruşturmacıların beyanlarından da sabit olması karşısında, soruşturma yapan gizli soruşturmacıların suç teşkil eden fiili yalnız pasif davranışlarla izleyip tespit etmek yerine, delil üretmek ve soruşturma başlatmak için kişiyi başka türlü işlemeyeceği bir suçu işlemeye sevk etme yönünde davranışlar sergilemiş oldukları, bunun da gizli soruşturmacı sınırlarını aştığı, kışkırtıcı ajan gibi hareket ederek faili suça teşvik etmiş olduklarının anlaşılması karşısında, sanığın beraati yerine mahkûmiyetine karar verilmesi hukuka aykırı görülmüştür. Bu farklı gerekçeyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının yerinde olduğu sonucuna varılmıştır.
III. KARAR
1. Gerekçe bölümünde belirtilen nedenle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı İTİRAZININ KABULÜNE,
2. 5271 sayılı Kanun’un 308 inci maddesinin ikinci fıkrası gereği Dairemizin, 20.09.2023 tarihli ve 2021/17701 Esas, 2023/7898 Karar sayılı esastan ret ile onama ilâmının KALDIRILMASINA,
3. Sanığın temyiz istemi yerinde görüldüğünden Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Ceza Dairesinin, 12.07.2021 tarihli ve 2021/1477 Esas, 2021/1338 Karar sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye kısmen uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Bozma nedenine göre sanığın SALIVERİLMESİNE, başka bir suçtan hükümlü ya da tutuklu bulunmadığı takdirde salıverilmesinin sağlanması için ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına yazı yazılmasına,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Manavgat 2. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 18.01.2024 tarihinde karar verildi. (¤¤)
T.C. YARGITAY 8. Ceza Dairesi Esas No: 2023/5098 Karar No: 2024/1474 Karar Tarihi: 19-02-2024
ÖZET: Sanığın katılana ait Dikmen köyü 156 ada 3 numaralı parselin 274,83 metrekarelik alanın herhangi bir hakka dayanmadan uyarı ve ikazlara rağmen ekip biçerek işgal ettiği dosya kapsamından anlaşıldığından ilk derece mahkemesince verilen mahkumiyet kararında hukuka aykırılık bulunmamıştır. Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanığın yerinde görülmeyen diğer temyiz sebepleri de reddedilmiştir.
(1412 S. K. m. 305, 310, 317) (5271 S. K. m. 260) (5237 S. K. m. 50, 52, 53, 62, 154)
Sanık hakkında bozma üzerine kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Karacasu Cumhuriyet Başsavcılığının 22.02.2014 tarihli iddianamesiyle sanık hakkında hakkı olmayan yere tecavüz suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'un (5237 sayılı Kanun) 154/1 ve 53. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle dava açılmıştır. 2. Karacasu Asliye Ceza Mahkemesinin, 22.03.2016 tarihli kararı ile sanık hakkında hakkı olmayan yere tecavüz suçundan 5237 sayılı Kanun’un 154/1, 62, 52, 53. maddeleri uyarınca 5 Ay hapis ve 80 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir. 3.Karacasu Asliye Ceza Mahkemesinin, 22.03.2016 tarihli kararının sanık ve katılan vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 08.05.2023 tarihli kararı ile \"…Engel adli sicil kaydı bulunmayan ve suç tarihinde 65 yaşından büyük olan sanığa verilen kısa süreli hapis cezasının 5237 sayılı Kanun'un 50 nci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca aynı Kanun'un 50 nci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesinin zorunlu olduğunun gözetilmemesi... nedeniyle bozulmasına karar verilmiştir. 4.Karacasu Asliye Ceza Mahkemesinin, 28.09.2023 tarihli kararı ile sanık hakkında hakkı olmayan yere tecavüz suçundan 5237 sayılı Kanun’un 154/1, 62, 50/1-a, 52/2-4. maddeleri uyarınca hapis cezasından çevrili 3000 TL ve doğrudan verilen 80 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanığın temyiz istemi suça konu yerle ilgili tapu iptal davası açtığına, ihtilafın hukuki mahiyette olduğuna, suçun maddi manevi unsurlarının oluşmadığına bozma sonrası takdir edilen vekalet ücretinin yüksek olduğuna, kararın bozulması gerektiğine ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Dava konusu olay sanığın katılana ait Dikmen köyü 156 ada 3 numaralı parselin 274,83 metrekaresini bir hakka dayanmadan işgal ettiği iddiasına ilişkindir.
IV. GEREKÇE
Sanığın katılana ait Dikmen köyü 156 ada 3 numaralı parselin 274,83 metrekarelik alanın herhangi bir hakka dayanmadan uyarı ve ikazlara rağmen ekip biçerek işgal ettiği dosya kapsamından anlaşıldığından ilk derece mahkemesince verilen mahkumiyet kararında hukuka aykırılık bulunmamıştır. Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanığın yerinde görülmeyen diğer temyiz sebepleri de reddedilmiştir.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Karacasu Asliye Ceza Mahkemesinin, 28.09.2023 tarihli ve 2023/130 Esas, sayılı kararında sanık tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden sanığın temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün, Tebliğnameye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA, Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 19.02.2024 tarihinde karar verildi. (¤¤)
T.C. YARGITAY 4. Ceza Dairesi Esas No: 2023/15512 Karar No: 2024/736 Karar Tarihi: 22-01-2024
ÖZET: Tüm dosya kapsamı, jandarma görevlisi mağdurlar ve şikâyetçinin aşamalarda istikrarlı ve birbirleriyle uyumlu beyanları, sanığa iftira atmalarını gerektirecek nitelikte bir husumetin dosyaya yansımamış olması ve 06.06.2012 tarihli olay tutanağı karşısında, sanığın jandarma görevlilerine sinkaflı sözlerle hakarette bulunduğundan bahisle hakkında mahkumiyet kararı verilmesine ilişkin Yerel Mahkemenin takdir ve gerekçesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Temyiz sebebi olarak ileri sürülen haksız tahrik hükümlerinin uygulanabilmesi için aranan koşulların olayda gerçekleşmediği anlaşıldığından sanığın temyiz sebeplerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
(5271 S. K. m. 260, 280, 286, 289, 291, 294, 298, 302, 304) (5237 S. K. m. 43, 53, 58, 62, 125)
İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir sebeplerin bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ 1. Ankara 41. Asliye Ceza Mahkemesinin 18.12.2019 tarih, 2018/136 Esas ve 2019/758 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında hakaret suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun (5237 sayılı Kanun) 125 inci maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendi, adı geçen Kanun'un 43 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 62, 53 ve 58 inci maddeleri uyarınca 1 yıl 5 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarına ve verilen cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilmiştir. 2. Ankara 41. Asliye Ceza Mahkemesinin kararının sanık tarafından istinaf edilmesi üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesinin 01.02.2022 tarih, 2020/537 Esas, 2022/98 Karar sayılı kararı ile hükmün ek savunma verilmeden iddianamede yer almayan 5237 sayılı Kanun'un 125 inci maddesinin üçüncü fıkrasının uygulanması ve tekerrüre esas alınan ilama konu suçu sanığın onsekiz yaşından önce işlemesi nedeniyle tekerrüre esas alınamayacağının gözetilmemesi nedenleriyle bozulmasına karar verilmiştir. 3. Bozma üzerine Ankara 41. Asliye Ceza Mahkemesinin 06.10.2022 tarih, 2022/340 Esas ve 2022/631 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında bozma ilamına uyularak, hakaret suçundan, 5237 sayılı Kanun'un 125 inci maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendi, adı geçen Kanun'un 43 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 62, 53 ve 58 inci maddeleri uyarınca 5 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.
4. Yukarıda tarih ve sayısı belirtilen incelemeye konu Ankara Bölge Adliye Mahkemesinin kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik sanığın istinaf başvurusunun, sanık hakkında eksik ceza tayininin aleyhe temyiz olmadığından bozma sebebi yapılamayacağı belirtilerek, 5271 sayılı Kanun'un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanığın temyiz isteği, atılı suçu işlemediğine, adil karar verilmediğine, karşı tarafın taraflı olduğuna, olayda kendisinin darp edildiğine, ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre; A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü Sanığın Ankara 1 Nolu F Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda suç tarihinde tutuklu olarak bulunurken duruşması için Cezaevi Sevk Bölük Komutanlığında görevli asker olan mağdurlar ve şikâyetçi tarafından Ankara Adliyesi'ne getirildiği, duruşmasını müteakip adliye nezarethanesine alındığı, aynı gün cezaevinde açık görüşü olması sebebiyle bir an önce tekrar cezaevine gönderilmesini talep ettiği ve bekletilmesinden dolayı serzenişte bulunduğu, nezarethanedeki bankları ve demir parmaklıkları tekmelediği, duvara kafasını vurduğu \"Böyle adaletin, böyle jandarmanın anasını avradını s.k. edeyim.\" diyerek mağdurlar ve şikâyetçiye hakaret ettiği, hareketlerini sonlandırması için nezarethanenin içinde bulunan ikinci boş bir nezarethaneye alındığı ancak sanığın burada da jandarma görevlilerine \"Hepinizin a.... koyacağım.\" diyerek hakaret ettiği iddiasıyla açılan davada Yerel Mahkemece tutanaklar mağdurlar ve şikâyetçi beyanlarına göre sanığın mahkumiyetine karar verilmiştir. B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü İlk Derece Mahkemesince kabul edilen dava konusunda, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından eksik ceza tayin edildiğine ilişkin eleştiri dışında bir isabetsizlik görülmediği anlaşılmıştır.
IV. GEREKÇE
A. Sanığın Temyiz İsteği Yönünden Tüm dosya kapsamı, jandarma görevlisi mağdurlar ve şikâyetçinin aşamalarda istikrarlı ve birbirleriyle uyumlu beyanları, sanığa iftira atmalarını gerektirecek nitelikte bir husumetin dosyaya yansımamış olması ve 06.06.2012 tarihli olay tutanağı karşısında, sanığın jandarma görevlilerine sinkaflı sözlerle hakarette bulunduğundan bahisle hakkında mahkumiyet kararı verilmesine ilişkin Yerel Mahkemenin takdir ve gerekçesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Temyiz sebebi olarak ileri sürülen haksız tahrik hükümlerinin uygulanabilmesi için aranan koşulların olayda gerçekleşmediği anlaşıldığından sanığın temyiz sebeplerinin reddine karar vermek gerekmiştir. B. 5271 Sayılı Kanun'un 289 uncu Maddesinde Sayılan Kesin Hukuka Aykırılık Halleri de Gözetilerek Maddi Hukuka İlişkin Sair Yönlerden Yapılan İncelemede: Sanığa yükletilen hakaret eylemiyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemin sanık tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, cezanın Bölge Adliye Mahkemesinin eleştirisi dışında kanuni bağlamda uygulandığı belirlenerek yapılan incelemede sair temyiz sebepleri yönünden yapılan incelemede hukuka aykırılık görülmemiştir.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Ankara Bölge Adliye Mahkemesinin kararında sanık tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun'un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile maddi ceza hukukuna ilişkin sair nedenler yönünden yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden 5271 sayılı Kanun'un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname'ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA, Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun'un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Ankara 41. Asliye Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 6. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 22.01.2024 tarihinde karar verildi. (¤¤)